Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

2) KIDEM ...

2


2) KIDEM

Allah'ın varlığının öncesinin
olmamasıdır. Yani, önceden yok iken sonradan yaratılmış değildir. Her yaratılan
şeyin muhakkak evveli vardır. Allahü Teala tek yaratıcı olduğundan O'nun evveli
yoktur. Allah Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor:
?O ilktir (kendinden önce
hiçbir varlık yoktur.), sondur (kendinden sonra bir varlık yoktur, her şey yok
olurken O kalacaktır.), O zâhirdir, batındır.? (Hadid: 57/3)
Allah Teâlâ, varlığı, zâtının
icabı olduğu için kadîmdir ezelîdir. Geçmişe doğru ne kadar gidilirse gidilsin,
Allah'ın var olmadığı bir zaman düşünülemez. Eğer Allah kadîm-ezeli olmasaydı,
hâdis- (sonradan var olmuş) olurdu. Sonradan var olan her şey, kendisini icat
eden bir (muhdise)- yaratıcıya muhtaçtır. Aksi takdirde yok olan bir şeyin
varlığını yokluğuna tercih eden bir yaratıcı olmadan meydana gelmesi gerekirdi
ki; bu durum bütün düşünürlere göre batıldır. Allah kadîm olmasaydı, var olmak
için kendinden başka bir yaratıcıya muhtaç olurdu. Halbuki Allah'ın vücudu,
zatının icabıdır. Yani varlığı kendindendir. Bir şeyin bir anda hem var, hem de
yok olması ise mümkün değildir. Öyleyse Allah hâdis değil, kadîmdir.
Kıdem sıfatının zıddı "Hudûs
-sonradan var olma-" sıfatıdır. Allah kadîm olduğu için O'nun hâdis olması aklen
mümkün değildir.

[1]
"Yüce Allah'ın varlığının
evveli ve başlangıcının olmaması" demektir. O, ezelidir; O'nun var olmadığı bir
an bile düşünülemez. Varlığı, zatının gereği olan Yüce Allah'ın bu varlığının
ezelî olması, evveli ve sonunun olmaması vâcibtir. Varlığında başlangıç ve sonu
olanlar, ancak yaratıklardır. Allah'ın kıdem sıfatına Hadid suresinin 3. Âyeti
açıkça işaret etmektedir: "O, her Şeyden öncedir; kendisinden sonraya hiç bir
şeyin kalmayacağı sondur; varlığı aşikardır; gerçek mahiyeti insan için
gizlidir. O, herşeyi bilir."

[2]
Eski, kadîm ve önce olma
karşıtı sonradan olan manasına gelen hudûs'tur.
Kıdem kelimesi, İslâm felsefesi
ve kelâm tarihinde üç anlamda kullanılmıştır:
1- Kıdem-i zamanî
(Zamanla ezeli olmak): Bir şeyin varlığı ezelî olup, vücudundan adem (yokluk)
geçmemek demektir.
2- Kıdem-i zâtî. Bir
şeyin varlığı başkasına muhtaç olmamak, muhtaç olmadığı ve li-zatihî var olduğu
için de başlangıçsız ve öncesiz olmak.
3- Kıdem-i izâfi. Bir
şeyin varlığının başlangıcı, başkasına nisbetle daha önce olmak. Babanın zaman
bakımından oğlundan daha önce olması gibi.
Bunların karşıtı ise:
1- Hudûs-i zamanî: Bir
şeyin yok iken sonradan olması. İnsanların hudûsu gibi...
2- Hudûs-i zatî: Bir şey
varlığında başkasına muhtaç olmak. İslâm filozoflarına göre akıllar ve nefisler
gibi...
3- Hudûs-i izâfi: Bir
şeyin, başkasına nisbetle sonradan olması. Oğlun zaman bakımından babasından
sonra olması gibi...
Farabî gibi İslâm filozoflarına
göre akıl, nefis, felek ve heyülâ gibi varlıklar kıdem-i zamanî ile ezeli;
varlıklarında Allah'a muhtaç oldukları için de hudûs-i zâtî ile hâdistirler.
Bütün ehl-i sünnet âlimleriyle
beraber kelâmcıların hepsi Allah'tan başka hiç bir şeyin ezelî ve öncesiz
olmadığını söylemişlerdir. Kıdem; ezelî, öncesiz ve varlığında hiçbir şeye
muhtaç olmamak anlamında kullanılması itibarıyla yalnız Yüce Allah'a mahsustur.
Ondan başka her şey sonradan var edilmiştir. Kıdem, beka, muhalefetün li'l-havadis,
kıyam bizatihî, vahdaniyet, gibi sıfatlar Allah Teâlâ için gereklidir. Bu
sıfatlara, Yüce Allah'tan bunların zıtlarını selb edip (kaldırıp) O'nun
noksanlıklardan münezzeh olduğunu ifade ettiği için "sıfat-ı selbiyye" veya
"sıfat-ı tenzihiyye" denilir. Bu sıfatların başında "kıdem" gelir. Cenabı Allah,
vacib li- zâtihî veya vacibü'l-vücûd (varlığı zorunlu) olduğu için ezelîdir.
O'nun başlangıcı ve öncesi yoktur. Kıdem, Cenâb-ı Hakk'tan geçmişteki yokluğu
selbeden ve O'nun yokluktan münezzeh olduğunu ifade eden bir kavramdır. Kıdem, "vacîb
lizatihî" kavramının içinde mevcuttur. Allah Teâlâ vâcibu'l-vücûddur (vâcib li-zatihîdir).
Vâcibü'l-vücûd, varlığı, zatının muktezası olan demektir. Vacibü'l-vücûdun, yani
başkasına muhtaç olmadan zatının gereği olarak var olanın, ademi (yokluğu)
muhaldir ve asla mümkün değildir. Ademi mümkün olmayan kadîmdir. O halde Yüce
Allah için kıdem, sabittir. Kıdemi sabit olanın ademi (yokluğu) muhal olduğu
için, bekası da lâzımdır. Vâcib li zâtihî, cüz ve parçalardan da mürekkeb
değildir. Aksi takdirde cüz ve parçalarına muhtaç olur. Başlangıcı bulunmayan,
varlığı zorunlu olan Yüce Allah, ezelî olmazsa, hâdis olur ve varlığını
başkasının icadına muhtaç olur. Ebedî olmazsa fâni ve âciz bulunur. Hudûs
(sonradan olma) ve başkasına muhtaç olmak ise vâcibü'l-vücûd (varlığı zorunlu
olan) kavramına aykırı düşer. O halde kıdem (evveli ve başlangıcı olmamak),
Vâcib li-zâtihi'ye açıkça lazım gelen özelliklerdendir.
Eğer Cenab-ı Allah kıdem'le
muttasıf olmayıp hâdis (sonradan olmuş) ve yaratılmış farz edilse, bir muhdis ve
hâlikın kendisini yaratmasına ihtiyaç duyması lazım gelir. Kendisini yaratan
kadîm ise, o Allah olur; kadîm değilse, o da başka bir yaratıcıya muhtaç olup
böylece mâzî cihetinde sonsuza doğru her yaratıcı kendisinden önceki yaratıcıya
muhtaç olur. Bu husus ise nihayetsiz bir mûcidler silsilesini ve batıl bir
teselsülü gerektirir. Halbuki Vâcibü'l-vücûd Allah hiç bir yaratıcıya muhtaç
olmadan li-zatihi vardır. Mümkün ve hâdis varlıklar vücudlarında yaratıcıya
muhtaç olurlar. Mümkün demek, varlığı zatının gereği olmayan, var olmasında bir
yaratıcıya muhtaç olan demektir. Gördüğümüz âlem ve içindekiler mümkin ve
hâdistirler. Varlıklarını kendi zatları gerektirmez. Varlıkları vâcib (zorunlu)
olmayıp varlıklarını yokluklarına tercih edecek bir müreccihe (sebebe)
muhtaçtırlar. Bu müreccih, vücudu mümkin bulunan bir şey olursa, bunun, diğer
bir mümkini vücuda getiremeyeceği açıkça anlaşılır. Meselâ bugün sonradan
yaratıldığı açıkça anlaşılan maddenin özelliklerini ilim ortaya çıkarmıştır.
Madde âtıldır; şuursuz dış tesirler karşısında dağılır ve saçılır; akılsız,
bilgisiz ve şuursuzdur. Enerji de böyledir. Çeşitli madde ve enerjiler,
aralarında ittifak edip şuurluca karar vererek kâinatın nizâmını ve dünyanın
içindeki canlıları yaratamazlar. O halde şu gördüğümüz mümkün olan varlıklar,
mümkinât silsilesinin dışında bir vâcibu'l-vücud, bir başlangıcı bulunmayan
ezelî yaratıcının varlığına delâlet edip dururlar. Kıdem, bu vâcibu'l-vücud olan
yaratıcının varlığının gereğidir. Çünkü her ne zaman, kıdem ile vâcibu'l-vücûd
düşünülürse, ikisinin de birbirini lâzım kıldığını akıl anlar. Vâcibu'l vücûd;
zâtı ve yüce sıfatlarıyla beraber Allah Teâlâ'dır. Allah sıfatlarıyla beraber
ezelîdir. O'nun hiç bir sıfatı sonradan olmamıştır. Sıfatları, Allah Teâlâ'nın
zâtının muktezasıdır ve O'nun zâtıyla kaimdirler. Allah'ın sıfatları O'nun gayrı
değildirler ve zâtından ayrılmazlar. Allah'ın zatı, sonradan olan sıfat ve
özelliklere mahal (yer) olamaz. Allah zaman ve mekandan münezzehtir. Mekân,
zaman, kâinat ve bunların içinde bulunan her şey, O'nun kudret, irade, ilim ve
yaratmasıyla var olmuşlardır. Allah, muhtar (murîd) olan hâlıktır. Murîdin,
eserinin sonradan olmaklığı gereklidir. İrade sahibinin eseri kadîm olsa, bunu
yaratmayı dilemesi, varlığı halinde olur. Var olanı yaratmayı dilemek muhaldir.
Çünkü var olanı yaratmak, hâsılı (var olanı) tahsil (tekrar husûle getirmek)
demektir. Var olan yok değil ki tekrar yaratılsın. Binaenaleyh ihtiyar ile
yaratmak, bir şeyi yok iken dileyip var etmek demektir. Böyle bir murîd
yaratıcının da bizatihî mevcut ve ezelî olması şarttır.
Materyalistler ve diğer
münkirler, mü'minlere yönelik olarak şu şekilde sorular sorarlar: "Allah'ı kim
yarattı? Allah'ın her şeyi yaratmaya gücü yeterse, kendisi gibi bir Allah
yaratabilir mi?" Bunlar şu şekilde cevaplandırılır:
Allah'ın kudret, irade ve
yaratması mümteniâta (muhallere) ve vâcibâta (varlığı zorunlu olanlara) bağlı
değildir. Muhaller, aklen imkansız olduğu için vuku bulmaz. Meselâ, bir evin
bizzat kendisinin varlığı aynı anda hem Eskişehir'de, hem de İstanbul'da
muhaldir. Aynı bir şey aynı anda iki veya üç ayrı yerde bulunsa, bu takdirde
birin iki veya üç etmesi gerekir. Bir, birdir; iki veya üç etmez. Ama bir şeyin
sureti, benzeri, kalıpları pek çok yerde olabilir. Eğer Allah yaratılmış olsa,
kadîm olmayıp hâdis olur; vâcib olmayıp mümkün olur ve varlığında başkasına
muhtaç olur. Mümkün olup yaratıları ve muhtaç olan varlık li-zatihî zorunlu
olmayıp hâdis olur, ezelî olmamış olur. Varlığı vâcib, ezelî olmayan ve
varlığında başkasına muhtaç olan Allah değildir. O halde vâcibu'l-vücûd ve ezelî
olan Allah'ın yaratılması muhaldir, imkânsızdır.
Allah Teâlâ'nın ezelî olduğunu
bildiren naklî deliller:
"O (Allah) evvel (öncesiz,
ezelî) ve ahirdir..." (el-Hadîd: 57/3)
"De ki o Allah sameddir
(ihtiyaçsız, herkesin doğrudan doğruya kendisine muhtaç olduğu zeval bulmayan
kadîm ve bakîdir). O doğurmadı ve doğurulmadı. Hiç bir şey O'nun dengi
değildir." (İhlas, 112/1-3.)[3]
Allah Teâlâ ?Kadîm? dir,
Ezelî'dir. Yani hep var idi... Daha doğrusu hep vardır. O'nun varlığı için bir
başlangıç yoktur. Bize göre (geriye doğru son­suzluk) gibi gelen bu olgu,
gerçekte Allah Teâlâ için düşünü­lemez. Çünkü zaman O'nun için söz konusu
değildir ki geriye doğru bir geçmişe sahip bu­lunmak Allah hakkında
düşünülebilsin. Zira ?Geçmiş?, ?Şimdi? ve ?Gelecek? kavramları ancak zaman
sınırları içinde sözko­nusu olabilir. Allah Teâlâ ise zaman ve mekânın
dışında­dır; Her şeyin yaratıcısı olduğu gibi zamanın ve mekânın da yaratıcısı
oduğu için zaman ve mekân yokken de O hep vardı. İşte bu nedenledir ki: ?Daha
doğrusu O hep vardır.? diyo­ruz. Binaenaleyh bazı akâid ya­zarlarının -maalesef-
kul­landıkları ?Geçmişte O'nun bulunmadığı bir an bile yoktur.? gibi ve ben­zeri
ifadeler tutarsızdır. Bu tür ifadelerin pek derin düşünülmeden sarfe­dildiği, ya
da iyi niyetle bile olsa seviyeli bir mantığın ürünü olmadığı açıktır.[4]








[1]
Cengiz Yağcı, Şamil İslam Ansiklopedisi: 1/116.



[2]
Cihad Tunç, Şamil İslam Ansiklopedisi: 5/406.



[3]
Sa'duddin et-Taftazânî, Şerhu'l-Makâsıd: 1/60-61; Şerhu'l-Akâid, s. 65-66;
Seyyid Şerif el-Cürcânî, Şerhu'l-Mevâkıf, s. 469-470; Abdullatif el-Harputî,
Tenkihu'l-Kelâm, s. 180; Muhiddin Bağçeci, Şamil İslam Ansiklopedisi:
3/352-353.




[4]
Ferit Aydın, İslam'da İnanç Sistemi, Kahraman Yayınları: 229.

ALLAH (C.C.) Allah Lafzı; Anlam ve Mâhiyeti
Varlıkların Türleri
1) Vâcibu'l-Vücûd
2) Mümkinu'l-Vücûd
3) Mümteniu'l-Vücûd
A) Aklî Deliller 1) Hudûs (So adan Varolma) Delilleriyle Allah'ın Varlığını İspat.
a) Cisimlerin So adan Yaratılması Esasına Dayanan Delil.
b) İhtirâ (İcat Etme) Delîli.
c) Terkip Delili.
2) İmkân Delîli
3) İbdâ' ve İllet-i Gâiyye Delîli
B) Naklî Deliller
Allah'ın Varlığına İcmâlî Birkaç Delil
1- İmkân Delîli
2- Hudûs Delîli
3- Hayat Delîli
4- İntizâm Delîli
5- San'at Delîli
6- Hikmet Ve Gâye Delîli
7- Şefkat-Merhamet Ve Rızık Delîli
8- Yardımlaşma Delîli
9- Temizlik Delîli
10- Sîmâlar Delîli
11- Sevk-i İlâhî Delîli
12- Rûh Ve Vicdân Delîli
13- Fıtrat Ve Tarih Delîli
14- Duygular Delîli
15- İttifak Delîli
16- Kur'ân Delîli
17- Peygamberler Delîli
"Allah? Kelimesinin İçerdiği Anlam ..
Allah'a İman
Allah Teâlâ'nın Birliği
ALLAH TEÂLÂ'NIN SIFATLARI
Kur'ân-ı Kerim Allah Teâlâ'yı Bize Nasıl Anlatıyor
Kur'ân-ı Kerim'de Allah'a İman ve O'nun Bazı İsim ve Sıfatları
Konuyla İlgili Hadis-i Şeriflerden Bazıları
YÜCE ALLAH'IN İSİMLERİ ?ESMA-İ HÜSNA? .
SIFAT-I İLAHİYYE .
1- Sıfat-ı Nefsiyye
2- Sıfat-ı Selbiyye (Tenzihat)
3- Sıfat-ı Sübûtiyye (Sıfat-ı Zatiyye)
4- Esmaül-Hüsna'nın Delalet Ettiği Sıfat ve Manalar
5- Haberî Sıfatlar
İstivâ
Nüzul
SIFÂT-I SELBİYYE .
SIFAT-I ZÂTİYYE .
1) VÜCUT ..
VACİBU'L-VÜCUD ..
2) KIDEM ...
3) BEKA ..
4) MUHÂLEFETÜ'N Lİ'L-HAVÂDİS .
5) KIYÂM Bİ-NEFSİHÎ
6) VAHDÂNİYET ..
SIFÂT-I SÜBUTİYYE .
1) HAYAT ..
2) İLİM ...
3) SEMÎ'
4) BASAR ..
5) İRÂDE .
İrâde-i Külliyye ve İrâde-i Cüz'iyye
a- Tekvinî İrâde
b- Teşriî irâde
a) Yaratma İradesi (İrâde-i Tekviniye)
b) Yasama İradesi (İrâde-i Teşriiye)
6) KUDRET ..
7) KELÂM ...
8) TEKVÎN ..
Tekvin Sıfatının İsbatı
RUYETULLAH .. Ru'yetullah; Allah'ın Görülmesi
Rü'yetin Dünyadaki Cevazı
Rü'yetin Âhiretteki Vücûbu
Allah Teâlâ'yı Görmek Mümkün müdür ? .
ALLAH'I İNKAR .. Allah'ı İnkar Etmede Önemli Olan Üç Etken . 1) Kibir ve İnat
2) Cehâlet
3) Tâğutların İfsadı
Allah'sız Bir Dünyayı Kimler İster? .
Allah İnancı Olmayan Toplum Modelinin Zararları
Allah'ı Düşündüren Kâinat Ayetleri
Yegâne Yaratıcı Allah'ı İnkâr Edenleri Düşünmeye Dâvet Bu Şiiri Kim Yazdı? .
Fabrika .
Tasvir
Allah'ı İnkâra Dayalı Felsefî Akımlar 1) Ateizm; Allah Tanımazlık .
2) Darwinizm ..
3) Naturalizm ..
Tabiat Nedir? .
Tabiat (Doğa) Yaratıcı Olabilir mi? .
4) Pantheisme .
5) Pozitivizm ..
Bilimlerin Dilinden .
Bak ve Düşün!
İlimler
6) İdealizm ..
İslâm Felsefesi mi? .
7) Reenkarnasyon .
8) Hedonizm ..
Niçin Yaşıyoruz? .
Beşer ve İnsan
Kitaplıktaki Kedi