Kavramlar Ansiklopedisi | Kategoriler | Konular

Şeriatte Hile Olur mu? Hîle-i Şer'iyye Denilen ?Hîle-i Şerriyye? 

Şeriatte Hile Olur mu

Şeriatte Hile Olur
mu? Hîle-i Şer'iyye Denilen ?Hîle-i Şerriyye?

"Cumartesi günü içinizden (yahûdilerden)
azgınlık edenleri elbette bilmiş olacaksınız. Çünkü, Biz onlara 'aşağılık
maymunlar olun!' dedik. Biz onu (meshi/maymunlaşmayı), hâdiseyi bizzat görenlere
ve sonradan gelenlere bir ibret dersi, muttakîler için de bir mev'ıza/öğüt
kıldık." (2/Bakara, 65-66).
Meshedilen, yani maymuna çevrilip sonra helâk edilen insanlar,
dünyevîleştiklerinden, sırf dünya metaını elde etmek ve midelerini doldurmak
için Allah'ın emrini yerine getirmediler; irâdelerini kullanmadılar. Allah da
onları irâdesi olmayan, sırf midesi için yaşayan zelil ve maskara maymunlara
çevirdi. İrâdelerini kullanmadan, Allah'a isyan ederek yaşayanlar, ancak
hayvanlara benzerler. Çünkü insanlarla hayvanları birbirinden ayıran temel
özelliklerden biri, insanların irâdelerini kullanabilme yeteneğine sahip
olmaları, hayvanların ise bu yeteneğe sahip olmamalarıdır. Kim, dünyevîleşerek
böyle birtakım dünyevî menfaatler sebebiyle Allah'ın emirlerini te'villerle
yerine getirmezse; âkıbeti, mesholunan bu insanlardan farklı olmayacaktır.
Allah'ın azâbı er veya geç onları yakalayabilir. Dünyada olmasa da âhirette.

İman, insanın ilâhî emir ve yasakları yüzeysel
bir şekilcilikle değil; fikrî, rûhî ve amelî boyutlarıyla derin bir teslimiyet
ve itaat bilinci içinde karşılaması gerektirir. Düşünceyi şekilcilikle
tasmalamaya çalışmak, itaate dayalı hedefleri açısından düşünceyi düşünce adıyla
oyuncak haline sokmaktır. Allah, cumartesi eylemini, verilen söze aykırı bir
hareket saymıştır. Halbuki onlar emrin, şeklî ve harfî manasına karşı
gelmemişlerdi. Çünkü onlardan istenen, cumartesi günü avlanmamalarıydı ve onlar,
bu emre güya karşı çıkmamışlardı. Onu şeklen uygulamışlardı. Fakat onlar,
cumartesi günündeki bu avlanmanın neticesini dolaylı bir yolla elde etmenin
hilesini bulmuşlardı. İşte bundan dolayı dünyevî ve uhrevî cezaya
çarptırılmışlardı.

Çünkü emir ve yasaklara, zâhiren şekilsel olarak
uyuyor görüntüsü verip ilâhî emirlere hileyle yaklaşmak, aslında itaatin
içeriğini tersyüz edip isyan etmek olduğu gibi, alay anlamı da taşır. Emir ve
yasakla ve hatta o hükmü koyan ile dalga geçmek ve onu hafife almak demektir.
Sanki Allah'ın, kalplerden geçeni, niyetleri, emredilen hükümdeki hedeflerin
saptırıldığını dahil her şeyi bildiğine inanmamak, onun kandırılabileceğini
vehmetmektir.

Bütün bu tavırlar, üzülerek belirtelim ki İslâm
tarihinde, bazı geleneksel din ve fıkıh yorumunda ve günümüz müslümanlarında da
ortaya çıkmaktadır. ?Hîle-i şer'iyye? yani, ?şeriat'e uygun (!) hile? diye
isimlendirilen bu şeytanî anlayış, aslında ?hile-i şerriyye? (büyük şer ve
kötülüğe sebep olan hile)dir. ?Hîle-i şer'iyye? yi câiz görenler, ?hîle?nin
anlamını çare, çözüm, beceriklilik, çıkış yolu manasında kullandıklarını
belirtirler. ?Hîle?nin asıl anlamı, başkasını kurnazca aldatmak, yanıltıp
kandırmak, sahtekârlık, düzenbazlıktır. İslâm tarihinde ve fıkhî tartışmalarda
?hulle? ve ?iyne satışı? gibi konularda daha çok görülür, yemin ve talâk
konularında çok geniş bir alana yayılarak, hîleden (hîleye sıcak bakan bazı
kimselerin daha çok bu konulardaki fetvâlarından) yararlanılır. Kanuna, şeriate
karşı hilenin üç unsuru vardır. a) Yapılan muâmelenin şekil bakımından kusursuz
ve hukuka uygun olması, b) Kanun koyucunun, şâriin vaz ettiği normun ruhuna ve
maksadına aykırı bir sonuç doğurması, c) Hile kasdı.

Meselâ, borç verdiği kişiden faiz almak isteyen
bir kimsenin herhangi bir malını ona 1 milyara veresiye satıp, aynı malı 700
milyona peşin satın alması gibi. Burada şekil yönünden hukuka uygun iki
alışveriş işlemi arkasına gizlenmiş, alışverişin meşrûiyetinin amacına aykırı
bir sonuç (fâiz alma) elde edilmiş ve bu muâmele o maksadı gerçekleştirmek üzere
yapılmıştır. Bu tür alışverişe ?iyne satışı? denir. Peygamberimiz, bu konuda
şöyle buyurur: ?İnsanlar dînar ve dirhemlerin (küçük ve büyük paranın) peşine
düşer, iyne satışı yapar, havancılıkla uğraşır ve Allah yolunda cihadı terk
ederlerse, Allah onlara bir belâ indirir ve bu belâyı yeniden dinlerine
dönünceye kadar da kaldırmaz.? (Ebû Dâvud, Büyû 54, Melâhim 10; Ahmed bin
Hanbel, II/42) Mümkündür ki bu belâ, mesh kavramıyla ifade edilen maymunlaşma
belâsıdır.

Bu konudaki bir uygulama örneği, Hz. Âişe'den
şöyle nakledilir: Zeyd bin Erkam'ın ümmü veledi olan bir kadın O'na dedi ki: ?Ey
mü'minlerin annesi, Zeyd'e veresiye sekiz yüz dirheme bir köle sattım. Sonra onu
ondan altı yüz dirheme peşin satın aldım.? Hz. Âişe bunun üzerine şöyle dedi:
?Ne kötü bir satım, ne kötü bir alım yaptın. Zeyd'e şunu bildir ki, eğer tevbe
etmezse Rasûlullah (s.a.s.) ile yaptığı cihadın sevâbını kaybetmiş olur.? (Ahmed
bin Hanbel, 4/469) Günümüzde özel finans kurumlarının faizden (şeklen) kurtulup,
faiz geliri gibi kâr elde etmek için iyne satışına tümüyle benzer şekilde kredi
verdiğini biliyoruz. Hîle-i şer'iyye için meşhur ve kesinlikle câiz olmayan bir
örnek olan hulle için asr-ı saâdetteki şu olayı biliyoruz: Rifâa el-Kurazî
hanımını boşadığında kadın tekrar Rifâa'ya dönebilmek için Abdurrahman bin Zebîr
ile nikâhlanınca Rasûlullah onun maksadına işaretle fiilen evlilik hayatı
yaşamadıkça eski kocasına dönemeyeceğini ifade etmiştir (Buhârî, Şehâdât 3,
Talâk 4; Müslim, Talâk 1-2, 4).

Haram olan bir şeyi, hileli yollarla şeklen ve
zâhiren helâl görüntüsü vermenin ve bu şekilde haramları işleme suçunun ve
cezasının çok büyük olduğunu, ?mesh olayı?nın sebebi olan ?cumartesi ashâbı?nın
yaklaşımından ve daha dünyadayken başlayan feci cezadan öğreniyoruz. Müslüman,
Allah'a, O'nun hükümlerine teslim olan demektir. Bu teslimiyet ve itaat bilinci,
insanın ilâhî emir ve yasakları yüzeysel bir şekilcilikle değil; fikrî, rûhî ve
amelî boyutlarıyla hükümleri yaşamak ve basit çıkarlarına ters düşse bile
gönülden gelen rızâ ile boyun eğmektir.

Bunun aksine, itaatteki ruhu görmezden gelip
varsa fetvâları istismar etmek, fetvâsını alsa bile selîm kalbine danışmamak,
hileli işlere sarılmak, Allah'ın rızâsını ve cenneti riske atmak demektir. Böyle
bir anlayışın dünyadaki cezası mesh değilse bile, en azından Peygamber lisanıyla
dünyada üzerine bir belâ indirilmesine ve yeniden dinlerine dönünceye kadar
da belânın kaldırılmamasına sebep olacaktır. Mümkün ki, bu inen belâ, mesh
olmayacak, insan şekil olarak maymunlaşmayacaktır; ama karakter ve ahlâk
yönünden, irâdesi olmayan, sırf midesi için yaşayan zelil ve maskara maymunlara
benzeyecektir. Dünyevîleşen, sırf dünya metaını elde etmek ve midelerini
doldurmak için Allah'ın emrini oyuncak edinenlerin cezası maymunlaşmaktır.
Birtakım dünyevî menfaatler sebebiyle Allah'ın emirlerini geçersiz, gayr-ı meşrû
te'villerle yerine getirmeyen, zâhiri/görüntüyü kurtarmakla yetinenlerin
âkıbeti, mesholunan bu insanlardan farklı olmayacaktır.

Mesh'e uğrayıp maymunlaşan Cumartesi yasağını
çiğneyen kavmin suçu, kendilerine ibâdet için tahsis edilen/ayrılan güne hile
karıştırmaları; şeklen ibâdet gününe uyar görünüp gerçekte uymamalarıydı. Biz
de, ibâdet için tahsis edilen zamanları, meselâ namaz vakitlerini, cumâ
saatlerini gerektiği gibi değerlendirmez, görevlerimizi yapmazsak bizden önceki
toplumların suçunu işlemiş oluruz. İbâdetleri yapar görünür de istenildiği
şekilde rûhen icrâ etmeye uğraşmayıp gerçek anlamıyla kulluğumuzu yerine
getirmezsek, benzer cezaya uğrama endişe içinde olmalıyız. İbâdete ayırdıkları
zamanda bile dünyayı, midelerini düşünüp dünyevîleşenlerin durumu ve başlarına
gelenler, sonraki nesillere ibret, muttakîlere de öğüttür (2/Bakara, 66). Onlar,
ilâhî yasağa (cumartesi yasağına) uymadıkları için bu cezaya çarptırıldılar; biz
de İlâhî yasaklara uymayınca, hele bunlara mâzeret uydurup kılıflar uydurunca,
benzer cezalara çarptırılmaktan korkmalıyız.

ŞERİAT
Şeriat; Anlam ve Mâhiyeti
İslâm Şeratının Kaynakları
Kavram Olarak Şeriat
Kur'an'daki Kullanımı
Dinin Eşanlamlısı Olarak Şeriat
Din'in Bölümleri
Şeriat Kavramı ve Bazı Yanlış Değerlendirmeler
İslâm Şeriatının Özellikleri
Şer'î Hüküm..
1- Teklifî hüküm
2- Vaz'î hüküm
Kur'ân-ı Kerim'de Şeriat Kavramı
Hadis-i Şeriflerde Şeriat Kavramı
Şeriatlerin Esasta Birliği
Şeriat ve Laiklik
Şeriate Bağlılık ve İbâdet
İslâm'ın, Önceki Peygamberlerin Şeriatlarıyla İlişkisi
Şeriatte Hile Olur mu? Hîle-i Şer'iyye Denilen ?Hîle-i Şerriyye? 
Bazı Tasavvuf Erbâbının Şeriatı Basite İndirgemesi
Zâhir-Bâtın Ayrımı
Marifet ve Hakikat İddiası
Şathiye; Şeriatle Bağdaşmayan, İsyanla Dolu Tasavvufî Söz ve Şiirler
Devlet ve İslâm Devleti
Siyasî Anlamıyla Devlet
Müslümanların Tarihinde Devlet
Devlet Amaç Değildir
Hâkimiyet/Egemenlik Kayıtsız Şartsız Allah'ındır
Kur'an'a Göre Hâkimiyet Türleri
İslâm'a Göre Hâkimiyet
a- Allah'ın Kevnî Hâkimiyeti
b- Uhrevî Hâkimiyet
c- Genel Olarak Değer Yargılarında Hâkimiyet
d- Kanunî (Hukukî) Hâkimiyet
e- Siyâsal Hâkimiyet
Hâkimiyet Allah'ın Olmayınca
Allah'ın Hâkimiyetini Kabul Etmemek
Allah'ın İndirdiğiyle Hükmetme
Laiklik ve Hâkimiyet
İslâm'da Laiklik Yoktur
Laiklik, Yasama Gücünün Bölünmesidir
Demokrasi ve Hâkimiyet
Beşerî Sistemlerin Dünyevîliği; İslâm'ın Uhrevîliği
İslâm'ın Eksizliği ile Beşerî Sistemlerin Yetersizliği
Demokrasi Oyunu
Şeriat Kavramıyla İlgili Âyet-i Kerimeler
Konuyla İlgili Geniş Bilgi Alınabilecek Kaynaklar